Yetiştiği bölgeden çekirdek türüne, hasat zamanından hasat şekline, kavrulma derecesinden kullanılan ekipmana değin lezzeti etkileyen her detaylar kahveseverler için bundan böyle daha kayda değer. Bundan Böyle kahve tüketicisi kahve çeşitleri, çekirdek türleri hakkında çok daha artı data sahibi ve nitelikli kahveyi nasıl tüketmesi gerektiğini biliyor. Biz de kahve tutkunları için ilk olarak kahvede nesillerin nasıl oluştuğuna bahsetmek istedik. İşte nesillere tarafından kahvenin gelişimi…
Türkiye ’de bir akıntı olarak başlayan 3. tür kahve kültürü bundan böyle geçmişe kadar fazla daha derinleşti. Kahve tutkunlarının kaliteli kahveyi tanımaya başladığını söyleyen Kahve Uzmanı Emel Eryaman Sanatkâr ’ya tarafından kaliteli kahveciliğin kökeni doğrusu çok eskilere dayanıyor.
Kahve tüketiminde 3 ’ncü dalgayı anlamak için, ilk kez 1 ’inci ve 2 ’nci dalga akımlardan bahsetmek gerekiyor. Emel Eryaman Sanatçı, kahvede nesillerin nasıl geliştiğini şöyle anlatıyor:
Kahvede birinci dalga
2. Dünya Savaşı ardından Kuzey Amerika başta almak üzere değişik ülkelerde yaygınlaşmaya başlayan hazırlanmış kahve akımı birinci dalga kahveciliğin temellerini oluşturuyor. Bu dönemde tüketici ambalajlı hazır kahveyi sıcak suyla birleştirerek çabuk hazırlıyor.
Markaların “instant coffee/hazır kahve” ürünlerinin kabul görmesinde alıcı kitlesi tarafından pratik bulunması ve kolay ulaşılabilir olması etkiliydi. Bu tüketim türünde kahvenin aroma ve lezzetinden ziyade içerdiği kafein ön plandaydı.
İkinci dalga kahvecilik
1960 ’lı yıllardan itibaren kahvenin kavrumu, çekirdeğin kaynağı ve yetiştirilişi, harmanlanması gibi konular siklet kazanmaya başladı. Bu süreçte dünya espresso ile tanıştı. Ardındaki kahve kalitesindeki yükselme ve tüketicideki tat beklentisi arttı. Tüm bu farkındalıklara rağmen tüketicilerde birinci dalgadan gelen alışkanlıklar devam ediyordu. Çekirdek kahvenin ön plana çıkmaya başladığı 2. dalga kahve akımı, zincir kahveciler aracılığı ile de bugünü bize hazırladı.
Üöüncü dalga kahvecilik
Bu yolculukta 90 ’lı yıllara gelindiğinde 3. dalga etkisini göstermeye başladı. Burada kahvenin keyif vermesi ve kafein beklentisi arayışının üzerinde kaliteli bir kahve anlayışı dominant oldu. Çekirdeklerin yetiştirildiği bitki örtüsünün verdiği dağıtılmış aromalar bu akımda başrolü aldı.
Türkiye ’de de 2015 yılından bu yana üçüncü cins kahve kültürü zenginleşerek devam ediyor.
Emel Eryaman Usta, üçüncü tür ile birlikte kahve meraklılarının sayısının da arttığını söylüyor. Artist, tüketicilerin her yerde özüne dönerek, yani aromaları rafa kaldırarak eski damlama ve demleme yöntemleriyle üçüncü cins kahvecilik dönemini benimsediğini anlatıyor.
Bugün insan sağlığı açısından da çok daha iyi bir noktada olan kahve, birincil iki döneminde daha geniş kitlelere ulaşması ve tüketilmesi için kimyasallarla tepkimeye sokularak suda çözünebilen bir madde haline getirilmişti. Bütün bunların sonucunda ortaya meydana çıkan şey doğrusu kahveden çok farklıydı. Ama hemen tüketici bunun haberdar ve kahve alışkanlıklarını değiştiriyor.
Emel Eryaman Ressam, yetiştiği bölgeden çekirdek türüne, hasat zamanından hasat şekline, kavrulma derecesinden kullanılan ekipmana kadar tüketicilerin her ayrıntıyı merak ettiğini söylerken, tüketicinin gün geçtikçe fazla daha artı veri sahibi olduğunu ve bundan böyle nitelikli kahveyi nasıl tüketmesi gerektiğini bildiğini vurguluyor.
üçüncü nesil kahve ikinci cins kahve birinci tür kahve kahvede nesiller