Üniversite sınavında barajı kaldırarak daha artı sayıda öğrencinin önlisans ve lisans programlarını tercih etme hakkını artırdıklarını gösteren YÖK Başkanı Özvar sistemi rahatlattıklarını söyledi.
Üniversite hayali kuran 2,5 milyon adayın katılması beklenen Yükseköğretim Kurumları Sınavı ’nda (YKS), Yükseköğretim Kurulu ’nun (YÖK) kararıyla bir dizi değişikliğe gidildi. Buna kadar Esas Yeterlilik Testi ’nde (TYT) 150 ve Bölge Yeterlilik Testleri ’nde (AYT) 180 olan baraj puanı uygulaması kaldırıldı. Adaylar, önceki yıllarda olduğu gibi ilgili puan türüne orta öğretim başarı puanı eklenerek oluşacak koyma puanıyla, üniversiteye girecekler. TYT ’de 135 dakika olan süre 30 dakika artırılarak 165 dakikaya çıkarıldı. Tıp, diş hekimliği, eczacılık, hukuk, mimarlık, mühendislik ve öğretmenlik programlarını tercih olabilmek için zorunlu olan en düşük başarı sırası sınırlamasına ise devam edilecek. Ölçme, Seçme ve Koyma Merkezi ’nin (ÖSYM) sitesinde yayınladığı 2022 YKS Kılavuzu ’nda bütün şansın dönmesi yer alıyor. Yapılan şansın dönmesi adaylarda daha da zor bir sınav mı olacak tedirginliği yarattı. Üniversite sınavında yapılan değişikliklerin arkadaki planını ve adayların merak ettiği soruları YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar ’a yönelttik.
İşte cevaplar:
“EN YÜKSEK PUANI ALANLAR KONTENJAN SIRALAMASINA GÖRE SIRALANMAKTA”
Üniversite sınavında TYT ve AYT ’de baraj puanlarının kaldırılmasına nasıl karar verildi? Bu değişikliğin arka planını anlatabilir misiniz?
Sistemde köklü bir değişim laf konusu yok. YKS sistemi başladıktan sonradan barajlar TYT puan türü için 150, Sayısal (SAY), Sözel (LAF), Eşdeğer Siklet (EA) ve Dil için 180 baraj puanı uygulaması vardı. Bu puanları elde eden öğrencilerimiz önlisans ve lisans programlarını tercih etme hakkı elde ediyorlardı. bütün olarak bu baraj puanlarını kaldırmak suretiyle puanı hesaplanabilen her öğrencinin seçim yapma hakkı elde etmesini sağlamış olduk. Bu, tercih havuzunda çok daha fazla sayıda öğrencinin bulunması anlamına geliyor. Program puanları düşürülmüyor. Sosyal medyada gençleri yanıltmak maksadıyla yatırma puanlarının düşürüldüğü şeklinde bir idrak meydana getirmeye çalışıyorlar. Sınavı, eleme usulü yönteminden ziyade puan üstünlüğüne dayalı bir galibiyet sıralaması haline getirmek istiyoruz. Sınava giren, en az geçen sene ve ondan önceki yıl olduğu gibi Matematik ve Türkçe testinden 0,5 ve daha fazla ham puan almış öğrencilerin, yani puanları hesaplanabilen öğrencilerin tercih yapma imkânını genişletmiş olduk. Peki, seçim yerine getirmek programı kazanmak anlamına kazanç mi? Hayır, gelmez. Burada o programı seçim edenler içerisinde en yüksek puanı alanlar, kontenjan sayısına göre sıralanmakta. Puanı yeten öğrenciler, o programa kaydolma hakkını elde etmiş oluyorlar. Geçen sene bir simülasyon çalışması yaptık. “Baraj olmasaydı öğrencilerin lüzum TYT lüzum ilgili puan türlerine tarafından ne dek tercih yapma hakkı kazanmış olur veya sistemin içinde kalmış olurdu” diye bir soru sorduk. Çarpıcı neticeler elde ettik. Geçen yıl 2 milyon 670 bin namzet, YKS ’ye başvurmuştu. Atama Puanı hesaplanan ve ilgili puan türlerinde puanı hesaplanan aday sayılarına bakıldığında 1 milyon 627 bin birey, TYT ’de 150 ve üzeri, SAY ’da 390 bin, LAF ’de 563 bin, EA ’da 587 bin, Dil ’de ise 70 bin civarında. Geçen yıl baraj olmasaydı TYT ’de tercih havuzundaki öğrenci sayısı 2 milyon 393 bin kişi olacaktı. SAY ’da 1 milyonu geçiyor, LAF ’de 1 milyon 264, EA’da 1 milyon 540 bin, Dil ’de ise 96 bin. Aynı şeyi lisans programlarını tercih edecek namzet sayısı AYT ya da YDT ’ye başvuran namzet sayısına göre yaptığımızda geçen yıl baraj varken 876 bin yani yüzde 48, eğer baraj olmasaydı 1 milyon 639 bin yani yüzde 89 namzet sayısı artacaktı. Barajı kaldırarak daha artı sayıda öğrencinin lüzum önlisans gerekse de ilgili puan türlerine kadar tercih yapma hakkını ve sayısını artırmış oluyoruz. Bunun getireceği şey rekabet. Puan üstünlüğü devam ediyor.
Yapılan şartların değişmesi puanlamayı nasıl etkileyecek?
Puanlar hesaplanıyor. Önceki yıllarla çeşitlilik söz konusu yok. Öğrencilerimizin bu konuda endişe etmelerine gerek değil. Sistemde koskocoman bir değişiklik meydana getirmedik aslında sistemi rahatlatmış olduk. Öğrencilerimiz eleme, elenme endişesiyle değil, daha başarılı olmaya odaklanacaklar.
Son değişiklikle boş kontenjanların dolacağı, önlisans programlarını ise daha fazla adayın seçim edeceği bekleniyor. Amaç bu muydu?
Kontenjanların doluluğunu veya boşluğunu öğrenciler arasındaki rekabet ve öğrenci tercihi belirler. Biz rekabetin önünü açmış oluyoruz. Bundan sonra öğrenciler o kontenjanlara başvurur, o programları tercih ederlerse o kontenjanlar dolar. Öğrenci seçim etmezse o kontenjanlar galibiyet sırası ne kadar düşük olursa olsun dolmaz. Yapılan değişiklikle hem önlisans hem de lisansta fazla daha fazla sayıda öğrencinin seçim etme hakkına kavuşacağını söyleyebiliriz.
TYT ’de sürenin artırılmasıyla soruların daha uzun tutulacağını ve sınavın daha zor olacağını düşünen adaylar var. Sınavın güçlük derecesi sizce ne olur?
Imtihan süresinin uzatılmasıyla soruların zorluğu aralarında hiçbir temas değil. Soruların zorluğunu saptayan parametreler var. Dolayısıyla güçlük veya rahat biçiminde herhangi bir değerlendirmenin dürüst olmadığını düşünüyorum. Öğrencilerimizin aşırı imtihan stresi aşağı, sınava odaklanmasına mani olduğunu düşündüğümüzden nedeniyle böyle bir karar almış olduk. Dolayısıyla sınavın zorluğu veya kolaylığı şeklinde herhangi bir spekülasyona müsaade etmeyiz.
Bu sene kontenjanlar dolmazsa geçtiğimiz yıl olduğu gibi ikinci ilave atama yapmayı düşünüyor musunuz?
Gündemimizde böyle bir husus söz konusu yok. Lakin bu cins bir beklentinin doğmasını arzu etmem. Bu konuda karar verme yetkisi YÖK ’tedir. Fakat acilen böyle bir gündemimiz yok.
Son olarak adaylara mesajınız nedir?
Tüm öğrencilerimize, müstakbel meslektaşlarımıza başarı diliyorum. Gönüllerine, arzularına göre bir programı kazanmalarını diliyorum. Ailelerine, annelerine, babalarına kardeşlerine de rahat diliyorum.
‘ÖĞRENCİLERİ KÜÇÜMSEYEN YAKLAŞIMLAR IÇTEN DEĞİL ’
Barajın kaldırılmasıyla, sınavın değersizleştirildiği, bir net yapan adayın bile üniversiteye gireceği tartışılıyor. Bu olabilir mi?
2022 sınavı, bu sınava giren öğrenciler arasındaki bir rekabettir. Bu yarışta çok başarılı öğrenciler olabildiği gibi başarısız veya daha az başarılı öğrenciler de söz konusu. Bizim sistemimiz başarı sıralamasına dayalı. En başarılı olandan kontenjan adetince daha eksik başarılı olana dayalı bir imtihan gerçekleştiriyoruz. Sınava girmiş, sınavda yapamamış öğrenciler için sınavda başarısızlar programlara dahil oluyor gibi öğrencileri alayci yaklaşımlar dürüst değil. Bu neticede bir sınavdır.Bir netle programları dolduruyorlar eleştirileri ayrıntılarıyla öğrencilere karşın tahkir etme yönünde görüyorum. Kontenjanların değerinin ve kalitesini öğrencinin tercihi, başarısı ve kendi aralarındaki rekabeti belirler. İnsanlar kendi aralarında nasıl farklılaşabiliyorsa bölümler, programlar üniversiteler de kendi arasında böyle farklılaşabilmektedir. Bu çok tabidir. Emin bir standardın üstünde olduğumuz müddetçe yukarısı açık olması lazım.
‘PSİKOLOJİK BASKI KALKTI ’
Değişikliklerle ilgili nasıl dönüşler alıyorsunuz?
AYT ’de puan türlerine tarafından barajın aşağıda kalmayacağı için adaylar, daha yüksek bir motivasyonla sınava hazır olacaklar. Adayların heyecanını motivasyon artışı olarak görüyorum. Hem düzeyde okullardan hem de orta düzeydeki okullardan bana gelen müdür, müdür yardımcıları ve öğrencilerden gelen tepkiler, psikolojik baskının üzerlerinden kalktığı biçiminde. “Yazık, barajı geçebilecek miyim, korkusu büyük ölçüde ortadan kalkmış vaziyette. Şimdi ayrıntılarıyla başarıya odaklanan bir öğrencimiz var” diyorlar.
AYRICA KALİTE KEZA DE PUANLAR YÜKSELECEK
Üniversiteler daha artı öğrenci olmak için kontenjan artırımına gitmek isterse bu durum karşı ne yaparsınız?
Kontenjanlar belirlenirken Türkiye ’nin içinde bulunduğu lise mezuniyeti, üniversite sınavlarına başvuran öğrenci sayısı, nüfus artışı, üniversitelerin içinde bulunduğu maddi kapasite, imkânlar, öğretim elemanlarının sayısı gibi o kadar çok parametre dikkate gücenmek suretiyle belirlenmekte. Kontenjanlar ezberden katiyen belirlenmez. Tabii oysa öğrencilerin yıllar itibariyle yaptıkları tercihler, beklentiler ve talepler mutlaka dikkate alınarak kontenjanlar belirlenir. Daha fazla sayıda öğrencinin programları seçim edebilme fırsatı yakalamasının rekabeti dolayısıyla sahiden keza kaliteyi hem de puanları yukarı içten çekebileceğini öngörüyoruz.
Milliyet- Mine Özdemir Güneli